top of page
  • Yazarın fotoğrafıgokceayca

Organik bezelye filizli enginar

Lezzetiyle benden 10 numara alan bir tarif oldu. Aslında bu kadar güzel olabileceğini ummamıştım. Bu iki yaz güzeli birbirine çok yakıştılar doğrusu. Bezelye filizlerini önceden haşlamaya da gerek yok, enginar pişene kadar o da pişmiş oluyor.

Enginarları tencereye diziyorsunuz. Üzerlerine küp küp doğradığınız soğanları koyuyorsunuz, ben biraz bol seviyorum soğanı. Bir iki diş sarımsak ile birlikte bezelye filizlerini de ekliyorum. Biraz zeytinyağı gezdiriyorum üstlerinde. Enginarlari geçmeyecek kadar da su ekliyorum. Bu kadar.

Enginarlarin yumuşaklığını çatalla kontrol ediyorum. Size isterseniz havuç, kapya biber de ekleyebilirsiniz, daha renkli bir görüntü için. Ben sade halini tercih ediyorum. Bu da mis gibi hafif bir yaz yemeği oluyor.

Bezelye filizinin faydaları burada. Enginarın yararlarına gelince...

Sindirim sistemimize yardım ediyor enginar. Yüksek oranda lif içerdiği için bağırsaklarımızı süper çalıştırıyor. Demir bakımından zengin olduğu için de anemiye karşı tüketilmesi önerilen sebzelerden. Ve elbette karaciğerimizin bir numaralı dostu. Burada enginarların yaprakları kilit rol oynuyor. Yapraklar kandaki kolestrol düzeyini belirleyen ana enzimin (HMG CoA-redüktaz) üretimini baskılıyor. Böylece karaciğerin yükü hafifliyor. Ayrıca yapraklar karaciğerin toksinlerden temizlenmesine yardımcı oluyor. Arada bir enginar kürü yapmakta fayda var.

Tabi yiyeceklere pek de ilaç muammelesi yapmak taraftarı değilim, lezzetleri de önemli bence. Aslında itiraf edeyim bazen ilaç niyetine olmayacak taddaki yiyecekleri yedim ama mutfağınıza sürekli katmak için bir besinin de "gideri"nin olması gerekiyor yani. Enginarı sevmeyen birçok insan olduğunu biliyorum yine de bir şans verilmeyi hak ediyor. Ön yargılı olmamak lazım, belki gittiğiniz yerde yapamamış olabilirler ya da ilk denemenizde tarifi tutturamamış olabilirsiniz peşini bırakmayın enginarın. Bu tarifi deneyin mesela :) Belki zamanla seversiniz. En büyük aşklar nefretle başlar:)

Benim zencefille ilk tanışmam da öyle olmuştu. Suşinin yanındaki o zencefil turşusu basbayağı bulaşık suyu tadında gelmişti, kokusu Pril gibiydi -Artık Turmepa kullandığım için Pril demeyeyim-. Neyse sonra yiye yiye zencefilin tadına alıştım, artık ciddi ciddi evde acaba turşusunu mu yapsam diye düşünüyorum. (Maalesef hazır satılan versiyonlarında bin türlü koruyucu var, şu meşhur E bilmem kaçlardan)

Damak zevkinizi geliştirmek isterseniz -ki bu da geliştirilebilen bir şey, bir sonraki yazıda onu yazayım- daha önce hiç yemediğiniz bir yemeği, sebzeyi, meyveyi mümkünse aklınıza hiçbir düşünce getirmeden ya da geliyorsa bunun sadece bir düşünce olduğunun farkında olarak gözünüzü kapatın ve çok yavaş yiyin. Ve hangi özelliklere sahip olduğunu yine yargılamadan, yorumlamadan sadece gözlemleyerek deneyimleyin. Tatlı, tuzlu, serin, acı, hafif, buruk, soğuk, sıcak, iç ısıtan...Sonra bu deneyimin size nasıl hissettirdiğine bakın. Neyi seçiyorsunuz? Sevmeyi mi sevmemeyi mi? Çünkü her şey aslında sadece sizin seçiminizden ibaret :)

43 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page