top of page
  • Yazarın fotoğrafıgokceayca

Şahane-i Simit

Her ne kadar karbonhidrat tüketmeyi sevmesem de simite hayır demem zor. Susamın ateşle öpüşüp hem esmerleşmesini hem de lezzetinin yoğunlaşmasına bayılıyorum. Yine simitle bir kaçamak yaptım. En azından içine Mikro Herküllerden ve başka sağlıklı besinlerden koyduğum için vicdanım rahat. Bu yemek yerken vicdan muhasebesi-suçluluk duyma olayı bir tek bende yok sanırım. Bununla ilgili önümüzdeki günlerde bir şeyler yapmak istiyorum. Kafaya taktım. Neden suçluluk duyarak yiyelim ki? Bence bu yediklerimizin enerjisini de bozuyor. Yani ben bilinçaltımda güzel duygularla yesem her yediğimi eminim zararı varsa bile vücuda girdiğinde pozitife dönüşür.

Yıllar önce Vipassana (Farkındalık) meditasyonu sayesinde tanıştığım hala da sık sık Türkiye'ye gelen Budist rahip sevgili Jeff ile aramızda şöyle bir konuşma geçmişti.

Çalışmamız bitmiş, zihnimizin maymun gibi daldan dala konduğunu bir kez daha hatırlamış, Caddebostan sahilindeki bir kafede hem karnımı doyurmanın hem de anda olmanın mutluluğunu yaşadığım sırada Jeff'in kızarmış patatesleri ağzına atarken gördüm.

Bir anda çok şaşırdım, kafamda nasıl bir şablon varsa artık:) her şeyin son derece "farkında" biri olarak Jeff nasıl olur da patates kızartması yerdi? Patates kızartmasının zararlı olduğunu bilmiyor muydu? Vücuduna onu nasıl sokuyordu? Daha sağlıklı yiyecekler yemesi gerekmiyor muydu? Zihninin oyunlarına mı yenilmişti? Zihnim bu sorularla meşgulken usturuplu bir şekilde ona bunu sormaya çalıştım:

- Jeff patates kızartması yiyorsun?

- Evet

- E ama o zararlı?

- Ben patates kızartması yediğimde ona teşekkür ediyorum, onu seviyorum ve onu sevgiyle bedenime alıyorum, ona karşı negatif bir şey hissetmiyorum...

- .............

Daha da bir şey diyemedim, ne diyeyim? İşte bu kafada olmak şahane bir şey! Bu tabi sürekli pizza, hamburger, patates kızartması - ki bence zihin gücüyle onlarla da sağlıklı olabilir insan ama kasmaya gerek yok- yiyerek beslenebiliriz anlamına gelmiyor.

Jeff, yiyeceklere aman onu yememeliyim, aman bu sağlıksız, bundan uzak dur, hımm şu sağlıklı o zaman iyi şeklinde yaklaşmadan, zihnindeki düşüncelerin nereden geldiğini bilerek, son derece bilinçli bir şekilde yemek yiyor. Acaba en azından 1 gün boyunca yediğim 3 öğündeki yemekleri ben de böyle bir farkındalıkla yiyebilir miyim? Yapmaya değer.

Mesela şu anda bu yazıyı yazdığım kafede içtiğim çayın tadını beğenmememe rağmen içmeye devam ettiğimi fark ettim. Bu da önemli, çünkü bazen aslında beğenmesek de doysak da yemeye devam ediyoruz. Kahvaltımı ettim ama öğle ve akşam yemeğinde bunu yapacağım. Çayı da içmeyeceğim.

Şimdi döneyim şahane-i simit tarifine...

Bu simit arası lezzet, çocukların da sevebileceği, hazırlaması kolay, pratik bir tarif.

Günün her öğününde ailece afiyetle yiyebilirsiniz, farkındalıkla yemeniz tavsiye edilir:)

Nasıl yapıyoruz?

Yarım simidi ortadan ikiye bölün. Tost makinesinde biraz kızartın. Simitlerin içine likopen alalım diye salça - ben organik salçayı tercih ediyorum- sürün. Ayrı bir kapta keçi lor peyniri –istediğiniz başka bir peyniri de koyabilirsiniz- ile biraz zeytinyağı ve haşhaş tohumunu karıştırıp salçanın üzerine ilave edin. Peynirin üzerine sırasıyla körpe ıspanak, ince dilimlenmiş domates ekleyin. En üste de Mikro Herküllerden organik maş fasulyesi filizi koyun. Dilerseniz organik mercimek filizi ya da buğday filizi de koyabilirsiniz. Son olarak da simidin diğer yarısını üzerine kapatın.

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page